18 Haziran 2010 Cuma


Düş gününde sevdim seni. Daha ufacık çocukken bir düş gününde sevdim, seni. O gün değiştirdim hayatımı ve düşlerimi. Düş gününde sevdiğim için seni hep öyle kaldı sevgim; sahibi belli, sebebi belirsiz, kabullenilmemişlikle bozulmamış, sadece sonsuz, sınırsız, zamansız. Düş gününde kaldım ve yaşadım seninle, düş gününde. Çocukken ağlayınca anneme giderdim; düş gününde sana gelirdim umursamadan, seni annemi sevdiğim kadar katıksız, sonsuz ve sıcak sevdiğimden.

Düş gününde; güneş hiç batmaz çünkü güneş yoktur, karanlık hiç bastırmaz çünkü karanlık yoktur; düş gününde zaman hiç akmaz çünkü zaman yoktur. Kimse ağlamaz çünkü her zaman ağlayanı sarıp sarmalayacak ve bütün üzüntüsünü alacak birileri vardır düş gününde.

Düş gününde kaldım senin için, sahip olamayacaklarıma sadece düş gününde sahip olabileceğim için, seninde hiç büyümemen için, sana koşabilmek için ve seni her görüşümde delice heyecanlanabilmek için. Sen kalmasan da benimle, ben kaldım düş gününde; babanın anneni aldatmadığı, annenin ölmediği, tacizlere maruz kalmadığın, tecavüzlerden kıl payı kurtulmadığın, verdiğin sözleri tuttuğun, kimsenin seni terk etmediği, seninde kimseyi terk etmediğin, hiç ağlamadığın, gülümsediğin, mutlu olduğun düş gününde, kaldım, senin için. Düş gününden sana hep biraz umut, biraz gülümseme, azıcık sıcaklık, çokça sevgi ve daima sana açık iki kol getirmek için; ağlayabileceğin omuz, tutunabileceğin dal, kırabileceğin kalp olmak için düş gününde kaldım, düş oldum..

Şimdi ben hala düş günündeyim, seninleyim; gülümseyen, mutlu olan seninleyim. Sen yoksun. Ben de her sahipsiz düş gibi sürükleniyorum, seni arıyorum, bulamıyorum ve yavaş yavaş kendi kâbusuma dönüşüyorum. Seni seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder