11 Ağustos 2011 Perşembe

Anti-Depresan Günlükleri... #2

Herkes, herşeyin bir anlamı olduğunu; yaptığı herşeyin bir nedeni olduğunu düşünür. Yaptıklarının bir nedeni olduğuna öyle inanır ki hep bekler.. Birisi çıkıp yaptığı o şeyi "neden" yaptığını sorsun da o da anlatsın diye bekler.. Her beklenilen gibi bu beklenilen de gelir bir gün. Yalnız her beklenilen gibi bu beklenileninde sonucu hüsrandır. Gelir ve sorar o çok sorulması istenen soruyu ama soru beklenilenden farklıdır.. "Neden" denmiştir denmesine de "neden" diye sorulması istenen değildir, sorulan "neden".. Beklediği "neden" sorusuna kavuşamayan herkeste kendi "neden"lerini kendi kendine sormaya başlar.. Deliliğe giden ilk adımı attığını fark etmez kimse.. Sadece daha önce aynı yolu arşınlamış olanlar görünce tanırlar o kimseyi, ama ses etmezler.. Çünkü bilirler ki vaktiyle kendileri gibi o kişi de fark etmemiştir pürüzsüz yüzeyin kırılışına giden yolda ki o ilk çiziği, minik çatlağı..

Hepimiz deliririz, farklı yerlerde, farklı zamanlarda.. Daima yalnız olmak kaydıyla hepimiz deliririz.. Yapımızda vardır delilik, yaratılışımızda, var oluşumuzdadır yapısal bozukluk. İlk üç aydan sonra kıçımıza sokmak dışında bir halta yaramayan garanti belgemiz elimizde oturup güleriz delicesine.. Yapımızda var delilik, nasıl olmasın ki, bilmem kaç küsür milyon yıl şu andaki haline ulaşmak için uğraş, debelen, evrimleş sonra vardığın noktaya bak! Delirmek elimizde değil, içimizde...

Hepimiz deliririz, kendimiz için en uygun koşulları bulunca, yalnız olmak kaydıyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder